Türkiye, göller açısından zenginliğiyle ön plana çıkmayan bir ülkedir. Ülkemizin gölleri oldukça dengesiz bir şekilde dağılmıştır, yoğunluk gösteren bölgeler genellikle Doğu Anadolu, İç Anadolu, Göller Yöresi ve Güney Marmara gibi bölgelerdir. Ayrıca, göllerin yükseklikleri doğuya doğru artma eğilimindedir ve bu göllerin derinlik ve genişlik ölçüleri de birbirinden farklıdır. Göllerimizin tuzluluk oranları da farklılık gösterir, en düşük tuzluluk oranına sahip olanlar genellikle dışarıya akıntıları bulunan göllerdir.
Türkiye’deki göller, oluşumlarına göre iki ana gruba ayrılır: doğal ve yapay göller. Doğal göller ise tektonik, volkanik, karstik, buzul ve doğal set gölleri ile karma yapılı göller olmak üzere çeşitli sınıflandırmalara tabi tutulurlar.
Tektonik Göller
Tektonik göller, yer kabuğu hareketlerinin etkisiyle oluşan çanaklarda meydana gelirler. Ülkemizin ikinci büyük gölü olan Tuz Gölü, bu tür göllere örnek olarak verilebilir. Tuz Gölü, Ankara, Konya ve Aksaray illeri arasında yer alırken, son yıllarda su seviyesindeki azalma nedeniyle üçüncü sıraya gerilemiştir. Bu tektonik çanakta bulunan göl, kapalı bir havzada yer almaktadır ve tuzlu kaynaklarla beslendiği için tuz oranı oldukça yüksektir. Ortalama derinliği sadece 40 cm olan bu gölün büyük bir kısmı yaz aylarında kurumaktadır. Ülkemizin tuz ihtiyacının büyük bir kısmı Tuz Gölü’nden karşılanmaktadır.
Beyşehir Gölü, ülkemizin en büyük tatlı su gölü ve ikinci büyük doğal gölüdür. Bu göl, tektonik bir çanakta konumlanmıştır ve hem yer altı hem de yer üstü kaynaklarına sahiptir, bu nedenle tuzluluk oranı oldukça düşüktür. Burdur Gölü, tektonik bir göldür ve dışarıya akıntısı olmadığı için tuz oranı yüksektir. Dünya genelinde nesli azalan dikkuyruk ördeklerinin yaklaşık yüzde 75’i, kış aylarında bu gölde bulunur.
Acıgöl, Denizli ili sınırlarında yer almaktadır ve Türkiye’nin tek doğal sodyum potansiyeline sahip olan göldür. Bu gölün dışarıya akıntısı bulunmamakta ve ortalama bir buçuk metre derinliğe sahiptir. Yaz aylarında önemli bir kısmı kurur. Göl tabanında biriken tuz, potasyum, sodyum ve sülfat gibi mineraller, kâğıt, cam, deterjan, tekstil gibi endüstriyel alanlarda kullanılmaktadır.
Güney Marmara bölgesindeki Kuş (Manyas) ve Uluabat gölleri, Marmara Denizi’ne akıntıları bulunduğu için tuz oranı düşük göller arasındadır. Bu göller aynı zamanda dünya genelinde ünlü kuş barınma alanlarından biridirler. İznik Gölü, Güney Marmara’daki tektonik çanaklardan birinde bulunur ve fazla sularını Marmara Denizi’ne boşaltır. Tatlı suyuyla ülkemizin önemli kuş barınma alanlarından biridir.
Sapanca Gölü, Güney Marmara’daki tektonik çanaklardan birinde yer alır ve suları tatlıdır. İç Anadolu bölgesinde bulunan Eber ve Akşehir gölleri de aynı şekilde tektonik çanaklarda oluşmuştur. Bu iki gölü birbirine bağlayan dere, Devlet Su İşleri tarafından kapatılmıştır ve her iki gölün tuz oranı düşüktür. Ülkemizdeki diğer tektonik göllerden biri de Hazar Gölü’dür ve Elazığ ili sınırlarında yer alır. Bu gölün gideğeni, Dicle Nehri’nin kaynağını oluşturur ve suları tatlıdır. Hazar Gölü’nden elde edilen tatlı su, elektrik enerjisi üretiminde kullanılmaktadır.
Volkanik Göller
Türkiye’deki volkanik göller, genellikle kraterler, kalderalar ve maar çanaklarında oluşmuştur. Bu göller arasında en büyük olanı Nemrut Kaldera Gölü’dür, Bitlis ilinin sınırları içerisinde yer alır ve Nemrut Dağı’nın kalderasında bulunur. Nemrut Kaldera Gölü, özellikle kar ve yağmur sularıyla beslenir. Aynı bölgede yer alan ve daha çok yer altı kaynaklarıyla beslenen suları sıcak olan başka bir göl de bulunmaktadır.
Ülkemizin “nazar boncuğu” olarak adlandırılan Meke Tuzlası Gölü ise Karapınar’a yakın bir konumda bulunur. Bu göl, bir patlama çukuru içinde yer alır ve gölün merkezinde adanın şeklini almış bir volkan konisi bulunur. Meke Tuzlası Gölü, derin olmayan bir yapıya sahiptir, ancak tuzluluk oranı oldukça yüksektir. Bu göle yakın bir konumda bulunan Acıgöl ise bir maar içinde oluşmuştur ve tuz oranı da yüksektir.
Isparta yakınlarındaki Gölcük Gölü, bir kraterde bulunur ve genellikle kar ve yağmur sularıyla beslenir.
Karstik Göller
Türkiye’deki karstik göller, genellikle dolinler, uvalalar, obruklar ve polyeler gibi jeolojik oluşumlar içerisinde meydana gelmiştir. Bu tür göllerin önemli bir kısmı Antalya, Burdur ve Konya illerinde bulunmaktadır. Örneğin, Konya il sınırlarında yer alan Kızören Gölü, 145 metreye kadar ulaşan bir derinliğe sahiptir. Yine Konya yakınlarında bulunan Timraş Gölü de bir obruk oluşumu sonucu meydana gelmiştir. Burdur yakınlarındaki Salda Gölü, Kestel Gölü ve Antalya yakınlarındaki Avlan Gölü de karstik göllerin örneklerindendir.
Buzul Gölleri
Türkiye’deki buzul gölleri, genellikle yüksek dağlık bölgelerde bulunur, çünkü buzulların etkisiyle oluşurlar. Bu nedenle bu tür göllerin sayısı sınırlıdır ve genellikle küçüklerdir. Hakkâri yakınlarında yer alan Gelyana ve Bey Gölleri, Türkiye’deki buzul göllerinin en büyüklerindendir ve Güneydoğu Toroslar’ın devamı olan dağlık bir alanda bulunur. Kaçkar Dağları’nda yer alan Mal Gölü ve Deligöl ile Uludağ üzerinde yer alan Aynalıgöl, Kilimligöl ve Karagöl de buzul gölleri arasındadır. Ayrıca Aladağlar, Bolkar ve Bingöl dağları gibi bölgelerde de buzul gölleri bulunmaktadır.
Doğal Set Gölleri
Türkiye, doğal setlerin bir çanağın önünü kapatması sonucu meydana gelen göllerin farklı türlerine ev sahipliği yapmaktadır. Bu göllerin çeşitli örneklerine rastlamak mümkündür, ancak en dikkat çekenleri kıyı, heyelan, alüvyal ve volkanik set gölleri olarak sıralanabilir.
Kıyı Set Gölleri
Kıyı set gölleri, özellikle İstanbul çevresinde tipik örneklerine rastlanan göllerdir. Bu göller, eskiden koylar olan bölgelerde dalga ve akıntıların taşıdığı materyallerin koyların önünü kapatması sonucu oluşmuştur. Büyükçekmece, Küçükçekmece ve Durusu gölleri, Türkiye’deki kıyı set göllerinin en belirgin örneklerindendir.
Heyelan Set Gölleri
Ülkemizde heyelan set göllerine daha çok Karadeniz bölgesinde rastlanmaktadır. Heyelanların bir çanağın önünü kapatması sonucu meydana gelen bu göllerin en önemli örnekleri Sera (Trabzon), Tortum (Erzurum), Abant ve Yedigöller (Bolu) gibi bölgelerde bulunmaktadır. Bu göller, doğal set gölleri arasında öne çıkar.
Alüvyal Set Gölleri
Türkiye’deki alüvyal set gölleri iki farklı türe ayrılır. Birincisi, alüvyonların bir dere veya nehrin önünü kapatması sonucu oluşan göllerdir. Örnek olarak, Eymir (Ankara), Mogan (Ankara) ve Köyceğiz (Muğla) gölleri verilebilir. Diğer bir tür ise Çamiçi (Bafa) Gölü’dür (Muğla-Aydın). Bu göl, Büyük Menderes Nehri’nin taşıdığı alüvyonları, bir körfezin girişinde biriktirmesi ve zamanla denizden ayrılarak bir göle dönüşmesi sonucu oluşmuştur.
Volkanik Set Gölleri
Volkanik set gölleri, volkanik faaliyetler sonucu çıkan malzemelerin bir çanağın önünü kapatması sonucu oluşan göllerdir. Nazik, Erçek, Haçlı, Balık ve Çıldır gölleri, bu türün örnekleridir.
Karma Yapılı Göller
Ülkemizdeki bazı göller birden fazla etkenin etkisiyle oluşmuştur. Bu göllerin başlıcaları Van, Eğirdir ve Kovada gölleridir. Van Gölü, tektonik bir çanağın önünün Nemrut Dağı’ndan çıkan lavlarla kapanması sonucu meydana gelmiştir. Kapalı bir havza olan Van Gölü, dünyanın en büyük sodalı gölüdür ve sularının kimyasal yapısı nedeniyle sınırlı bir canlı yaşamına sahiptir. İnci kefali, bu gölde yaşayan nadir balık türlerinden biridir.
Eğirdir Gölü (Isparta) ve Kovada Gölü (Isparta), tektonik çanaklardaki çözünmeler sonucu meydana gelmiştir. Eğirdir Gölü’nün fazla suları Kovada Gölü’ne akmaktadır ve Kovada Gölü fazla sularını Akdeniz’e boşaltmaktadır. Bu nedenle her iki gölün de tuzluluk oranı düşüktür. Göller, tarım sulaması, su ürünleri eldesi, sazlık alanlardan yararlanma, tuz ve kimyasal madde üretimi gibi ekonomik kaynaklar sağladığı için ülkemiz için büyük önem taşımaktadır.
Ayrıca, barajlar ve göletler gibi yapay göller de Türkiye’nin su kaynaklarına katkı sağlayan önemli yapılar arasında yer almaktadır. Atatürk, Keban, Karakaya, Hirfanlı, Seyhan, Oymapınar ve Demirköprü barajları bu yapıların bazılarıdır.