50 tane deyim ve anlamları kısa

1. A köse, sayılmadık kaç tel sakalın var:  Önemsiz işleri neden kafaya takıyorsun anlamına gelir.

2. Acem kılıcı gibi iki taraflı kesmek:  Birbirine düşman olan iki tarafa da iyi görünmek, iki tarafla da kötü olmamak.

3. Acından ölmek: Çok acıkmak.

4. Acısını çıkarmak: İntikam almak.

5. Açık kapı bırakmak:  Bir şans daha vermek.

6. Adını bile anmamak: Unutmuş gibi yapmak.

7. Adam içine çıkmak: Değerli kimselerin arasına karışmak, arasına girmek.

8. Ağızlara sakız olmak:  Herkes tarafından sözü edilmek.

9. Aklından zor olmak:  Delice ,ilginç davranışlarda bulunmak.

10. Allah bağışlasın: Çok yaşasın.

11. Baba değil tırabzan (iskele) babası: Evlatlarına yararı dokunmayan babalar için kullanılmış bir deyimdir.

12. Bacası tütmez olmak: Ailesi  dağılmış kimseler için kullanılan bir deyimdir.

13. Baskın çıkmak: Üstünlük sağlamak

14. Bastığı yeri bilmemek: Çok mutlu olmak.

15. Bam teline basmak: Duyarlı olunan bir konuda  kişiyi kızdıracak söylemlerde bulunmak.

16. Bal dök yala!: Çok temiz ,mis gibi, tertemiz.

17. Bardağı taşıran damla:  Sabrı taşıran eylem.

18. Başı tutmak: Fazla sesten başı ağrımak.

19. Baş kaldırmak: İsyan etmek, ayaklanmak.

20. Başı göğe ermek: Çok sevinmek, böbürlenmek.

21. Başı dumanlı: Sıkıntılı dertli olan kimse.

22. Başını dinlemek: Gürültüsüz bir ortamda dinlenmek

23. Cadı kazanı: Fitnenin, fesadın, düşmanlığın olduğu , geçimsizliğin olduğu yer.

24. Can evinden vurmak: Bir kimseyi  en çok önem verdiği yerden vurmak, canını yakmak, o kişiyi zarara uğratmak.

25. Canı yanmak: Bir yeri ağrımak.

26. Cart curt etmek: Gelişigüzel konuşmak.

27. Ciğer canlı: Evlatlarına çok değer veren, çok düşkün olan.

28. Cümbür cemaat: Hep birlikte.

29. Çalmadan oynamak: Çok sevinmek

30. Çamur atmak: Birine iftira etmek,  birini lekelemeye çalışmak

31. Çatal yürekli: Hiçbir şeyden korkmayan.

32. Çarşamba pazarı: Darmadağın , karışık , düzensiz.

33. Çene yormak: Boşuna konuşmak.

34. Çekişe çekişe pazarlık: Sıkı pazarlık.

35. Çocukluk etmek: Akılsız hareket etmek,  yetişkin gibi davranmamak.

36. Dağ ayısı: Görgüsüz, nezaketsiz, kaba.

37. Dağa çıkmak: Eşkıyalık etmek.

38. Sele gitmek: Gereksiz yere yok olmak.

39. Kül yutmamak: Oyuna gelmemek, herşeye çabuk kanmamak.

40. Çifte kavrulmuş: Çok pişkin.

41. Can pahasına: Ölümü göze almak.

42. Eli, yüzü düzgün: Çok güzel olmasa da  çirkin sayılmaz.

43. Gücüne gitmek: Onuruna dokunmak, kırılmak.

44. Ucu ucuna gelmek: Ancak yetişecek kadar olmak.

45. Yaya kalmaz: iş yapamaz duruma gelmek.

46. Zembereği boşanmak: Kendini tutamayıp uzun süre gülen kimseler için kullanılan bir deyimdir.

47. Zılgıt yemek: Aşar işitmek, azarlanmak.

48: Züğürt tesellisi: Kendini kuru kuruya avutmak.

49. Kocaya varmak:  Evlenmek.

50. Icığını, cıcığını sormak: Her şeyi ayrıntısına kadar soran, meraklı kimseler için kullanılan bir deyimdir.

Deyim nedir?

Deyim, bir dilde yerleşikleşmiş, mecaz anlamlı, kalıplaşmış söz öbekleridir. Deyimler, genellikle doğrudan anlamlarıyla değil, mecaz anlamlarıyla kullanılırlar. Bir olay, durum veya duyguyu anlatmak için kullanılan bu kalıplaşmış ifadeler, o dilin kültürünü, tarihini ve değerlerini yansıtır. Deyimlerin her biri, belirli bir tarihsel, kültürel ya da sosyal olaya dayanabilir.

Örnek:

  • “Ağzı kulaklarına varmak”: Çok sevinmek anlamına gelir.
  • “Elini taşın altına koymak”: Bir işte sorumluluk almak, yardımcı olmak anlamında kullanılır.
  • “Elma şekerine dönmek”: Bir şeyin değerini artırmak anlamında kullanılır.

Deyimlerin doğru bir şekilde kullanılabilmesi için o dilin kültürel ve tarihsel arka planını iyi bilinmesi gerekmektedir.

Bir yanıt yazın